Çarşamba, Kasım 25

Ben ve Diğerleri

İnsana insanı anlatmanın zorluğunu şiddetli bir baş ağrısıyla hissediyorum. Sert ve gerçekten problemli bir gece. Kimi zaman insan için problem, yalnız üzüldüğü şeyler oluyor. Sahip olamadığı herşey için üzülüyor, pişmanlık duyuyor insan. Çünkü bu insan diyor içimdeki ses, fakat diğerleri umudunu yitirmiyor.
Bir tanesi içimdeki sese büyük oranda uyuyor. Bu zamanlarda varlıklar benim mantığımda şekilleniyor. Beynimin içinde oluşan herşey için yeni bir sorgulamaya ihtiyaç duymuyorum. Gidip yalnız bir avuç su içiyorum akarsudan. O zaman büyük adam oluyorum. Büyük adam öyle yapar çünkü, çocukluğunu da unutur gençliğini de.
Öyle bir tanesi var ki geniş ovalara yayılan fakat ısrarla çağıldayan bir tanesi. Beni ve hatta diğerlerini bir anda "uçuran" bir tanesi. Önünde durulamayacak kadar kuvvetli, sürükleyici fakat çırpınan hiç bir balığa kıyamayan bir tanesi.
Bir tanesi zaman zaman yoklar beni. Hatırlatır kendini ve beni de hatırlar zaman zaman. Gün gelir yatak döşek yatırır, kilometrelerce yüzdürür de bazı. Hiç ciddiye almaz onu diğerleri ama pek de darıldığı görülmemiştir şimdiye dek. O da kesecek birgün cezasını ya diğerlerinden pek fırsat kalmaz ona.
Bir tanesi tetikte, her an patlamaya hazır bekliyor. Esip gürlüyor bazen, ne set dinliyor ne balıkçı ve gün geliyor ağlıyor; balıkçıya da takasına da. Konuşmuyor hiç, sormuyor. Yalnız ve yalnız akıyor boy boy.
Herşey bir yana ben sizde balıkçı da olurum takası da, takılmayınız. Peki ya siz benim suyumsanız ne olacak? Kızın bana, taşlar fırlatın. Nasıl olsa batar dibime, kaybolmaz tabii yahut unutulmaz ama gün gelecek, taş atacak bir tanesi daha olmayacak...
Bırakınız rakınıza da karışayım, terinize de bulanayım. Şikayetçi olacak değilim, ben mutluyum ve hala bazıları umutluysa ben yine burada olacağım hepsiyle beraber...

Her bir damlama selam olsun...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder